
Gazetemiz Köşe Yazarı Nurcan Şanlı;
“2025 yılı Türkiye tarımı açısından bir dönüm noktası oldu diyebiliriz. Ancak bu dönüm noktası ne yazık ki olumlu bir kırılmayı değil, doğanın dengesinin çiftçiye nasıl ağır bir fatura çıkardığını gösteriyor. Kuraklık, ani dolular, uzun süren sağanaklar ve mevsim normallerinin dışında seyreden sıcaklıklar, birçok tarım ürününde rekolte kaybını beraberinde getirdi. Bu kötü gidişattan nasibini en çok alan ürünlerden biri de şüphesiz ki fındık.
Karadeniz’in altın cevheri, binlerce ailenin geçim kaynağı olan fındık, bu yıl sadece hava koşullarıyla değil, bir istilayla da mücadele ediyor: Kahverengi Kokarca
Kahverengi kokarca istilası birkaç yıl öncesine kadar lokal bazda hissedilirken, artık çok geniş alanlara yayılarak hem fındık ağaçlarına zarar veriyor hem de ürün kalitesini düşürüyor. Fındığın içini boşaltıyor, kabuk gelişimini engelliyor, rekolteyi ciddi oranda etkiliyor. Üstelik tarla kenarlarında değil, artık bahçenin tam göbeğinde.
Tüm bunlar olurken çiftçi, bir yandan alamadığı ürünün derdine düşmüş, bir yandan da kokarca ile mücadele telaşında.
Böylesine büyük ve çok yönlü bir kriz karşısında Ziraat Odaları’nın rolü hayati önemde. Ancak bazı bölgelerde bu rol, ne yazık ki yalnızca açıklama yapmaktan ve “üreticimizin, çiftçimizin yanındayız” demekten öteye geçemiyor.
İki dönemdir üst üste Fatsa Ziraat Odası Başkanlığını sürdürmekte olan Haydar Gürsu’yu açılışlarda ve diğer etkinliklerde, İlçemizin Belediye Başkanı İbrahim Etem Kibar’ın yanında sık sık görmeye başladık. Hemen hemen her fotoğraf karesinde Belediye başkanı ile birlikte yer alıyor, almaya da azami özen gösteriyor. Ancak bu görünürlüğün arkasındaki önemli görevini ne kadar temsil edebiliyor?
Başkan bu etkinliklerde, tarım sektöründeki sorunları dile getirse, kamuoyu yaratan açıklamalarda bulunsa elbette bu görünürlük halkımız tarafından da taktirle karşılanacaktır.
Oda başkanlarının sahada, tarlada, serada, üreticiyle yan yana gelmesi, sorunları dinleyip çözüm geliştirilmesi ve gündeme taşınması asıl görevleridir.
Açılışlarda görünmek, protokollerde yer almak elbette görev tanımının bir parçası olabilir. Ama esas mesele açılışlarda görünmek değil, çiftçinin kapanan umutlarına çözüm açmak değil midir?
Başkanlarımızdan ricamız şudur: Elinizde etkinlik ajandası değil, çiftçinin üreticinin dosyası olsun. Gözünüz kameralarda değil, tarlalarda, bahçelerde olsun. Üreticinin, çiftçinin içini açın, halini hatırını sorun.
Ve son söz: Sayın Başkan, sizi her yerde görmek güzel… Ama “çiftçinin yanında sahada” olduğunuzu bilmek çok daha da güzel!”